15 Kasım 2010 Pazartesi

Bitkilerde Kükürt eksikliği

http://www.tarimziraat.com/gubre/bitki_besin_elementi_eksiklikleri/kukurt_eksikligi/

adresinden alıntıdır.

Azot ve aynı zamanda S noksanlığında gövde büyümesi, kök büyümesinden daha çok etkilenir. Yeteri kadar kükürtün alınamaması durumunda, kök hidrolik geçirgenliği, stoma açıklıkları ve net fotosentez azalır. Yapraklarda küçülme ve özellikle yaprak hücreleri sayısındaki azalmadan dolayı ?S" noksan bitkilerde yaprak alanları küçülür. Kloroplast sayıları azalır.

Kükürt noksanlığı olan bitkilerde protein sentezi sekteye uğramaktadır. Bitkilerin N/S oranları kükürt noksanlığının belirlenmesinde güvenilir bir indikatör olup, bitkilerin sadece kükürt kapsamlarını ele almak yanıltıcı olabilmektedir. Kükürt noksanlığında N/S oranı, azot lehine değişmektedir. Kükürt noksanlığının belirtilerini azot noksanlığından ayırmak oldukca güçtür. Tek fark kükürt noksanlığının ilk olarak genç yapraklarda ortaya çıkmasıdır.

Kükürt noksanlığında protein ve klorofil sentezinde gerilemeler nedeniyle kloroz ortaya çıkmakta, büyüme gerilemekte ve yapraklar küçülmektedir.

12 Kasım 2010 Cuma

Bitkilerde Fosfor eksikliği

http://www.tarimziraat.com/gubre/bitki_besin_elementi_eksiklikleri/fosfor_eksikligi/

adresinden alıntıdır.

Fosfor noksanlığına ait belirtiler görsel olarak hemen hemen her bitkide tanımlanmasına rağmen, diğer besin maddelerinin aksine oldukça karakteristik ve aynı zamanda tanısı da en güç olanıdır. Büyümede gerileme dikkate alınmazsa, noksanlık durumu sanki bitki yeterli besleniyormuş görüntüsünü andırmaktadır. Bu durum fosfor noksanlığına ait tanının neden güç olduğunun bir kanıtıdır. Genel olarak ve özellikle sebzelerde kuru maddenin % 0.2 sinde az miktarlarda bulunan fosfor bitkide fosfor noksanlığını ifade etmektedir. Toprak sıcaklığı, nem içeriği, strüktür gibi toprak özellikleri ve bitkilerin fosfordan yararlanma bakımından genetik farklılıkları gibi faktörler nedeniyle, bitkide P noksanlığı, her zaman toprakta elverişli P'un yetersiz olduğu anlamına gelmektedir.

Topraklarda fosfor, Ca, Fe, ve Al-fosfatlar, Fe ve Al-oksitler, hidroksitler ve hidratoksitler yüzeyine adsorbe edilmiş şekilde, organik fosfor bileşikleri (fitat) ve H2PO4 - ve HPO4 -2 formunda toprak çözeltisinde bulunmaktadır. Topraktaki P formları dinamik bir denge içinde olup, bu denge, pH, karbonat, seskioksitler, kil, humus, ağır metaller, nem durumu, su/hava oranı, sıcaklık ve mikrobiyal aktivite gibi pek çok faktöre bağlı olarak topraktan toprağa değişiklik göstermektedir. Toprak çözeltisinde 0.4-8.0 kg/ha oranında çözünmüş P genel olarak bitki ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Buna rağmen yoğun bitkisel üretim ve aşırı azot kullanımına bağlı olarak artan üretim sonucunda topraklarda P noksanlığı görülebilmektedir.

Asit topraklarda P noksanlığı Al toksisitesinin bariz bir belirtisidir. Bu topraklarda noksanlık kireçleme ile kaybolmaktadır. Bitkilerin P alımı kuraklık ve düşük sıcaklık koşullarında azalmaktadır. Bu koşullarda çıkan noksanlık sıcaklık ve nemin artmasıyla kaybolmaktadır. Buna ilave olarak oksijen noksanlığında P alımı engellenmektedir. Bu durum özellikle kompakte olmuş topraklarda görülmektedir. Bitkilerin P alımı topraklardaki P formlarına, bitki çeşidine, bitkinin katyon absorbsiyon özelliğine, kök gelişmesine, kök tüylerinin uzunluğuna, mikoriza'nın varlığı gibi faktörlere bağlıdır. Bunlara ilave olarak kimi bitkilerin beslenme durumuna bağlı olarak özellikle rizosfer pH'sında yaratmış olduğu değişikliklerde P alımında etkili olmaktadır.

Fosfor noksanlığında büyüme gerilemekte, tahıllarda yaprak uçları aşağı doğru sarkmakta, yapraklar dik duramamakta, özellikle erken dönemde koyu mavimsi yeşil renk oluşumu, yaprak büyümesi yavaşladığı için bu arada klorofil sentezi devam ettiğinden yaprak rengi normale göre daha koyu renk almaktadır. Bitkide antosiyanin sentezi arttığından kırmızımsı menekşe renk oluşumu ve ileri dönemde kahverengi nekrotik beneklerin oluşumu görülmektedir. Noksanlık ilk önce yaşlı yapraklarda ortaya çıkmakta, meyvelerde şekil bozukluğu ve dona dayanıklılık azalmaktadır.

Fosfor eksikliği yaratan topraklar ;

- Organik madde içeriği düşük olan topraklar
- Üst toprağın erozyonla kayba uğradığı alanlar
- Yağışlı bölgelerde demir ile zengin topraklarda, demir fosfat birikmiş (çözünemez formda) topraklar,
- Kurak bölgelerde ve kireçli topraklarda, kalsiyum fosfat birikmiş (çözünemez formda) topraklar,
- Uzun süre fosforlu gübre kullanılmadan üretim yapılan topraklardır.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Bitkilerde Çinko eksikliği

Çinko eksikliğinde küçük molekül ağırlıklı kök salgıları artar, çift çeneklilerde kök salgıları çoğunlukla aminoasitler, şekerler, fenoller ve K olurken buğdaygillerde gündüz salgılanan fitosiderofor lardır. Çinko eksikliği nötral ve karbonat içeriği yüksek, organik madde kapsamı düşük topraklarda görülmektedir. Fazla miktarda fosforlu gübreleme de çinko eksikliğine sebep olmaktadır.

Bitkilerde çinko noksanlıkları her zaman birbirine benzemez. Eksiklik belirtileri aşağıda belirtildiği gibidir.
- Noksanlık ilk önce genç yapraklarda ortaya çıkmakta,
- Yapraklar küçülmekte,
- Bitki çalımsı bir hal almakta (bodurlaşmakta),
- Rozet yapraklar oluşmakta,
- Genç yapraklarda kloroz ortaya çıkmaktadır.

Çinko eksikliği yaprakların damarları önce yeşil kalırken, daha sonraki aşamada damar araları sararmakta ve sürgün uçlarında rozet oluşmaktadır. Ağacın yaprak sistemi seyrekleşir, tomurcuk sayısı azalır. Yapraklardaki 20 ppm düzeyi eksiklik için kritik düzeydir. En fazla eksikliğine meyve ağaçlarında ve özellikle turunçgiller ve şeftalide rastlanmaktadır.

7 Kasım 2010 Pazar

Bitkilerde Bakır eksikliği

Bitkilerde Bakır eksikliği, genellikle toplam bakır içeriği düşük, kaba tekstürlü, kireçli ve bakırın organik komplekslere bağlandığı organik madde yönünden zengin topraklarda görülür. Yüksek miktarda azot ile gübreleme de bakır eksikliğini körükler.

Bakırın bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi olmadığından noksanlık belirtileri genç yapraklarda oluşur. Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk değişimleri ve solmalar görülür. Bitki gelişmesi zayıflar. Meyve ağaçlarının dallarının uç kısımlarında kurumalar olur. Bazı durumlarda uç kurumalarının görülmesinden önce, normalden büyük yapraklar oluşur.

5 Kasım 2010 Cuma

Bitkilerde Demir eksikliği

Bitkilerin toplam demir kapsamlarının sadece % 10-20' si fizyolojik olarak aktiftir. Bitkilerin demir ile beslenme durumunu ortaya çıkarmak için toplam demir değerlerinin kullanılması uygun değildir. Klorozlu yaprakların normal veya normalin üstünde demir içermesine hücre pH sının yüksekliği, fosfor konsantrasyonunun fazlalığı ve metabolik aktif Fe+2 nin inaktif duruma gelmesi neden olmaktadır.

Demir bitkide hareketsiz bir besin maddesi oluşu nedeniyle eksikliği önce genç yapraklarda ortaya çıkmaktadır. Önce damarların araaraları sararır ve damarlar yaprak yüzeyinde adeta bir ağ görünümündedir. Magnezyum eksikliğine çok benzer, tek farkı Mg eksikliği önce yaşlı yapraklarda görülmektedir. Eksikliğin daha şiddetli olduğu durumlarda tüm yaprak sararır daha sonra kurumaya başlar. Tedavi edilmez ise bitkinin kuruyup ölümüne bile neden olabilmektedir.

Demir Fazlalığı Demir toksikliği özellikle suyla doygun topraklarda yaygın olarak görülür ve çeltikte ürünü sınırlandıran ikinci önemli faktördür. Demir toksikliği kurak koşullarda da önemlidir. Demir toksikliğinde yapraklar bronzlaşır. Demir fazlalığında polifenol oksidaz aktivitesi artar ve bronzlaşma okside olan polifenollerden kaynaklanır.

4 Kasım 2010 Perşembe

Bitkilerde Kalsiyum eksikliği

http://www.tarimziraat.com/gubre/bitki_besin_elementi_eksiklikleri/kalsiyum_eksikligi/

sitesinden alıntıdır.

Gübre olarak N, P ve K tüketiminin giderek artmasına karşın, kalsiyumlu gübreler pratikte gübreleme pratiği içinde yer almamaktadır. Toprak pH'sı çok düşük olmadıkça bitkiler için yeterli kalsiyum topraklarda bulunmaktadır. Bununla birlikte aşırı N, P, K lı gübre tüketimine bağlı olarak üründe artış, kalsiyuma olan ihtiyacı artırmaktadır. Ayrıca artan miktarlarda azotlu gübre kullanımına bağlı olarak toprakların asitleşmeleri sonucu toprakların kalsiyum potansiyeli zayıflamaktadır.

Gerçek kalsiyum noksanlığı ile toprakların kireç kapsamındaki düşüklüğe bağlı olarak ortaya çıkan kalsiyum eksikliğini birbirinden ayırmak gereklidir. İkinci koşul yani toprağın Ca içeriğinin düşüklüğü daha önce de bahsedildiği gibi toprağın asitleşmesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte asit topraklarda bile bitkilerin ihtiyaçlarıı karşılayabilecek düzeyde kalsiyum bulunmaktadır. Topraklarda ?1me/L" düzeyindeki kalsiyum bitkiler için yeterli bir düzeydedir.

Asit topraklarda bitki gelişmesinin zayıf olmasının nedenleri; P ve Mo' nin immobilizasyonu, Mg ve K' un alınabilirliğinin azalmasıdır. Bunlara ilave olarak B, Zn, Cu, Fe, Ni, ve diğer mutlak gerekli olmayan metalik iyonların elverişliliğinin artmasıdır. Asit topraklarda özellikle Mn +2 ve Al+3 iyonlarının aşırı miktarlarının toksisiteye sebep olmasıdır. Kalsiyum noksanlığı, toprakların asit koşullarda bile yeterli kalsiyum içerdiği dikkate alınırsa, ancak ekstrem koşullarda ortaya çıkabilmektedir. Sulama suyunun veya gübrelerin aşırı N, K ve Mg içermesi kalsiyum noksanlıklarına sebep olabilmektedir.

Sebzelerde yaprağın kritik kalsiyum konsantrasyonu % 0.8 olarak kabul edilmektedir. Kalsiyum noksanlığının belirtileri ilk önce genç yapraklarda veya büyüme uçlarında ortaya çıkmaktadır. Noksanlık durumunda bitki büyümesi gerilemekte ve çalımsı bir hal almakta, genç yapraklar küçülmekte, yaprakuçları ve kenarları yukarı doğru kıvrılmakta, yaprak kenarlarında klorozlu benekler ve nekrotik lekeler belirmektedir.

Elmalarda acı benek, domateste çiçek burnu çürüklüğü, kereviz ve lahanada iç kararması v.s Ca eksikliğinden ileri gelen zararlanmalardır. Ca eksikliği aslında bitkiye Ca taşınımının, herhangi bir nedenle engellenmesi sonucunda ortaya çıkan fizyolojik kökenli bir bozukluktur. Kök oluşumunu ve aktivitesini engelleyen düşük sıcaklık, yetersiz havalanma, aşırı sulama veya dengesiz sulama gibi nedenlerle transpirasyon akışında meydana gelen düzensizliklerle Ca taşınımı engellenmekte ve eksiklik ortaya çıkmaktadır. Floem dokusunda immobil olan Ca, meyve oluşum döneminde meyveye taşınamaz ve eksiklik ortaya çıkar. Bu nedenle yaprakların analizleri ile Ca eksikliği hakkında fikir sahibi olunamaz. Topraktan alınan Ca ksilem yolu ile yukarıya taşınırken yaprak, meyve rekabetini yaprak kazanır ve Ca yaprağa alınır bu nedenle önce meyvelerde eksiklik ortaya çıkar.

Toprağın NPK ile aşırı gübrelenmesi, KDK'nın düşüklüğü, amonyumlu gübrelerin kullanımı, toprağın aşırı tuz konsantrasyonu, yüksek H, K, Mn ve Al, düşük seviyede değişebilir Ca, aşırı yağış veya sulamalarla yıkanmış asit kumlu topraklar ve yüksek pH, Ca eksikliğine neden olan faktörlerdendir.

2 Kasım 2010 Salı

Bitkilerde Potasyum eksikliği

Potasyum eksikliği genel olarak Katyon Değişim Kapasitesi (KDK) düşük asit topraklarda görülmektedir. Üç tabakalı kil minerallerini içeren topraklarda bitkiler tarafından aşırı sömürme nedeniyle potasyum kaybı söz konusu olmaktadır. Potasyum noksanlığı aynı zamanda organik topraklarda da sık görülmektedir. Bitkilerin K alımı, potasyumun toprakta difüzyon ve kitle hareketine bağlı olmakta kuru periyotlarda elverişliliği düşmektedir. Toprağın K durumuna bağlı olarak kireçleme bitkilerin potasyum alımını artırabilmekte veya azaltabilmektedir.

Topraklarda K:Mg oranı da önem taşımaktadır. Çünkü bu elementlerin birinin diğerine göre fazlalığı bitki gelişmesini etkilemektedir. Bu oran 2:1 ile 5:1 arasında olmalıdır. Potasyum bakımından fakir olan topraklarda K noksanlığının ortaya çıkışı yetiştirilen bitkinin çeşidine bağlı olarak değişmektedir. Potasyum noksanlığında biyokolloidler etkilenmekte ve enzim reaksiyonları bozulmaktadır.

Potasyum eksikliğinde, gözle görülebilir belirtiler ortaya çıkmasa da sıcak koşullarda bitkilerin turgorunun bozulması ve stoma metabolizmasındaki bozukluktan dolayı solma görülmektedir. Potasyum noksanlığında büyüme başlangıçta az etkilenmekte ve sonraları tamamen durabilmektedir. Potasyum hareketli durumda bir element olmasına rağmen yaşlı yapraklardan genç yapraklara veya gövdenin büyüyen meristematik dokularına hareketliliği her zaman yeterli olamamaktadır. Bu nedenle K noksanlığında boğum araları kısalarak bodurlaşma meydana gelmektedir. Kereviz ve şeker pancarı gibi dikotiledon bitkilerde noksanlıkta rozetleşme görülmekte, oysa patates ve fasulyede görünüm çalımsı bir hal almaktadır.

Büyümede yavaşlama nedeniyle yaşlı yapraklar yeterli K ile beslenen bitkilere göre daha küçük olmaktadır. Genelde yapraklar renklerini korurken bazen koyulaşmakta, mavimsi yeşil renk almaktadır. Birim alana düşen klorofil miktarı arttığı için yapraklarda renk koyulaşmaktadır. Büyümede gerileme yaprak kenarlarından başlaması nedeniyle yaprak kenarları yukarı doğru kıvrılmakta yapraklarda dalgalanmalar meydana gelmektedir.

Potasyum eksiklik belirtileri ilk önce yaşlı yapraklarda ortaya çıkmaktadır. Plasmada dehidrasyon, putrescin veya peroksidaz gibi toksik maddelerin akümülasyonu nedeniyle hücreler ve dokular aniden parçalanarak ölmektedir. Bu zararlanmalar yaprak ucundan başlayarak kenarlarına doğru devam etmektedir. Potasyum noksanlığında tipik nekrotik belirtiler beyaz, sarı veya kahverengi, toplu iğnenin başı büyüklüğünde renkli noktaların belirmesinden sonra çıkmaktadır.
 


Topraksız Tarım , Topraksız Tarım hakkında bilgi , Topraksız Tarım örnekleri , Topraksız Tarım sistemleri , Topraksız Tarım besin ve gübreleri , topraksız tarım nasıl yapılır , topraksız tarım dizayn , topraksız tarım maliyeti , topraksız tarım nedir , topraksız tarım video , organik tarım , dizayn grup , elektronik devre arşivi, elektrik projeleri, basit elektronik devreler , Hediye arama , Hediye Bul , Hediye Arıyorum , Hydroponics , Zamazingolar.com , İlginç Ürünler Sitesi , Teknolojik Ürünler Sitesi , Piranha Grande , Piranha Grande Video İnceleme youtube